2016 yılında dünyanın en büyük asal sayısı bulundu. Asal sayının basamakları tam olarak 22 milyon 338 bin 618 basmaktan oluşmakta. Şimdi gelelim asal sayıların bilgisayar bilimi ve kriptoloji ile olan ilişkisine. Günlük hayatımızda artık İnternet kullanmayanımız kalmadı. Bankacılık işlemleri,sosyal medya hesapları,whatsapp yazışmaları, bulut sunucuları yüklediğimiz veriler gibi örnekleri çoğaltabiliriz.
Hiç düşündünüz mü parasal anlamda değerli yatırımlarınız var ve bunları saklamanız gerekli ne yapardınız ?
Onları kimsenin ulaşamayacağı bir yere ve ulaşsa da kapısını kimsenin açamayacağı bir depoya kilitlerdiniz değil mi ? Kapısı olmayan bir evde değerli yatırımlarınızı saklama fikri çok da mantıklı görünmüyor. Tamda bu noktada az önce bahsettiğim internet ortamında kullandığınız verilerden bahsedelim, onlar sizin değerli yatırımlarınız ve onları kimsenin ele geçirmesini istemiyorsunuz. Kriptoloji bu noktada devreye giriyor, sizi güvende tutmak için bir dizi matematiksel işlemelerle verilerinizi saklıyor ve gelen hırsızın kapıyı açıp sizin değerli yatırımlarınızı almasını engelliyor.f

Asal Sayılar Kriptolojide Neden Önemli ?
Gelişen teknoloji ve artan güvenlik riskleri nedeniyle matematikçiler gönderilen ve alınan verinin şifrelenmesinde önemli rol oynamışlardır. Bu alanda çalışmalar yapan matematikçiler en basit şekliyle, RSA dediğimiz açık anahtarlı şifreleme yöntemini kullanarak verileri şifreler. Çok basit şekilde anlatmaya devam edecek olursam RSA algoritması ile elde edilen şifreyi kırmak için bir dizi deneme yanılma yapılması gerekir ve seçilen asal sayılar ne kadar büyük ise sayıyı çarpanlarına ayırmakta o kadar zorlaşacağı için kriptolojide asal sayıların önemi oldukça büyüktür. Bir RSA algoritması örneği linkte bulabilirsiniz.
Değerli yatırımlarınızı çalmaya gelen hırsız kapıyı nasıl açar ?
Aslında kapının elbet açılma riski var ancak bunu ne kadar sürede açabilir orası oldukça büyük bir sorun. Seçtiğiniz asal sayıların büyüklüğü ise şifrenin kırılma süresini de uzatmaktadır. Basit bir örnekle açıklayayım elimizdeki bilgisayarın işlemcisi 1 Hz olsun yani işlemcimiz saniyede 1 işlem yapabilmekte ve bu bilgisayarı usb portu ile kapımıza bağladığımızı hayal edelim. Aklımızdan bir asal sayı seçelim mesela 11, işlemcimizin bu sayısını oluşturan çarpanları bulması için denemeye başlaması gerek, 1×1,1×2,1×3….1×11 işlemcimiz sonuca 11 saniyede ulaşmış oldu çünkü saniyede yalnızca bir çarpma işlemi yapabiliyordu. Düşünün ki bu şifre basit bir asal sayı olmasaydı ve RSA algoritması ile şifrelenseydi ? Değerli yatırımlarımızı çalmak için bekleyen kişinin belkide yaşam süresi bu kapıyı açmaya yetmeyecekti. Tabi şunuda bir not olarak düşmekte fayda var şu anda Rusya, Amerika, Kanada gibi ülkeler kuantum işlemcilerin üretimi üzerinde çalışıyorlar ve kuantum işlemcilerin aynı anda birden fazla olasılığı hesaplayabildiğini düşünürsek önümüzdeki 10 yıl içerisinde RSA algoritmasının yerini daha karmaşık algoritmalar almak zorunda olduğu aşikardır.